Bir zamanlar sabahları uyanmak heyecan vericiydi.
Yeni bir gün, yeni bir olasılık gibi gelirdi. Peki şimdi? Alarm çalıyor, gözlerin açılıyor ama ruhun hâlâ uykuda gibi… Yaşam enerjisi öyle sessizce azalır ki, fark etmezsin.
Bir bakmışsın: Gülüşlerin yorgun, konuşmaların ezber, yürüyüşlerin amaçsız. İçinde bir kıpırtı kalmamış gibi.
Ama iyi haber şu: Enerji geri çağrılabilir. Evet, hayat seni yordu. Ama o eski iç kıvılcımın külleri hâlâ sende. Ve o kıvılcım, içindeki heyecanla yeniden alevlenebilir.
Heyecan, Sebep Değil – Seçimdir
Pek çok insan zanneder ki yaşam enerjisi, dış koşullara bağlıdır. Oysa enerji dışarıdan alınmaz, içeriden üretilir. Heyecan, bir “sonuç” değil, bilinçli bir seçimdir. Küçük şeylerde anlam bulmak, gözle değil, kalple bakmayı seçmek…
İşte orada başlar yaşamın yeniden canlanması.
Bugün Kendine Sor:
En son ne zaman bir şeye gerçekten içten bir heyecanla “Evet!” dedin?
En son ne zaman biri sana “Gözlerin parlıyor” dedi?
Ve en son ne zaman sadece yaşadığın için minnettar hissettin?
İçsel Pratik:
Bugün yapman gereken onlarca şeyin ortasında, sadece 15 dakikayı “ruhun için” ayır. Bir şarkı dinle. Resim yap. Dans et. Dua et. Yaz. Sus. Yeter ki senin olsun.
Çünkü yaşam enerjisi, ait olduğun ana geri döndüğünde akmaya başlar.
Yarın son adım…
Ama son aslında bir başlangıç. Çünkü sen bu 30 günde yeniden doğan bir benlik inşa ettin.
Yarın “Yeni Bir Ben: Başlangıç mı, Devam mı? – 30 günün özeti ve ileriye bakış”konusu ile görüşmek üzere:
Sen hazırsın. Ve hayat seni bekliyor.
Pr. Uğur ÇAĞLAR
29/04/2025