Herkesin hayatında en az bir kez kendini çaresiz hissettiği, duygusal olarak yıprandığı anlar olmuştur. Bazen bir hayal kırıklığı, bazen bir başarısızlık, bazen de bir ayrılık bizi duygusal anlamda sarsar. İşte bu noktada, kimimiz hızla toparlanırken kimimiz uzun süre bu duygunun içinde kaybolur. Peki, neden bazı insanlar zorluklar karşısında daha dirençli olurken, bazıları çabuk yıkılıyor? İşin sırrı, duygusal kaslarımızda gizli.
Duygusal zekâ, tıpkı fiziksel kaslarımız gibi geliştirilebilir ve güçlendirilebilir. Ne kadar çok çalıştırırsak, hayatın getirdiği zorluklara karşı o kadar dayanıklı oluruz. Ama bu kasları geliştirmek, yalnızca acıya tahammül etmek demek değildir. Asıl mesele, duyguları doğru yönetebilmek, olumsuzluklardan ders çıkarabilmek ve yeniden ayağa kalkabilmektir.
Bir yaşam koçu olarak danışanlarıma hep şu benzetmeyi yaparım: “Duygusal dayanıklılık, tıpkı kas çalışmak gibidir. İlk başta zorlanırsın, ağrılar hissedersin. Ama pes etmezsen, zamanla daha güçlü olursun. Duygularını anlamayı, kabul etmeyi ve yönetmeyi öğrendiğinde, hayata karşı daha esnek ve dirençli hale gelirsin.”
Peki, duygusal kaslarımızı nasıl güçlendirebiliriz?
Hayat, beklenmedik sürprizlerle dolu. Ama güçlü bir duygusal zekâ, ne yaşarsan yaşa, toparlanmanı ve ilerlemeni sağlar. Sen de duygusal kaslarını çalıştırmaya bugün başla. Çünkü duygusal dayanıklılık, yalnızca doğuştan gelen bir yetenek değil; geliştirilebilir bir beceridir.
Yarın, "Aynadaki Yabancı: Kim Olmak İstiyorsun? – Kimlik ve Değişim Üzerine ... Hazır mısın?
Pr. Uğur ÇAĞLAR
06/04/2025